Derin ven trombozu (DVT), vücudumuzda hemen cilt altındaki değil, daha derindeki toplardamarlarda (venlerde) pıhtı oluşmasıdır. Derin venler aynı isimli atardamarlar (arterler) ile yan yana bulunurlar.
Pıhtı oluşumu, normal şartlarda yaralanma gibi nedenlerle damar dışına çıkan kanın akışının kesilmesi yani kanamanın durması için gereken bir reaksiyondur. Ancak çeşitli tetikleyici faktörler sonucu damar içinde de pıhtı oluşabilir. Damar içinde oluşan pıhtılar oluştuğu yerde veya oluştuğu yerden kopup daha farklı bir bölgede kan akımının azalması veya durmasına yol açabilir.
Derin toplardamarlarda oluşan pıhtılar ilk oluştukları yerden kopup dolaşım ile taşınarak akciğer damarlarını tıkayabilir. Buna pulmoner tromboemboli (PTE) denir. Genelde pulmoner tromboemboli baldır ve uyluk damarlarındaki pıhtılar nedeniyle oluşur ancak kol damarlarındaki pıhtılar da buna yol açabilir. Tüm derin ven trombozlarının %10 kadarı kollarda meydana gelir. Bunların büyük kısmı aksiller ve subklaviyen denilen boyna yakın kısımda gerçekleşir.
Kol Damarında Pıhtı Oluşması Belirtileri
Kolda derin ven trombozu oluşması müphem, diğer pek çok sorunda da ortaya çıkabilen şikayetlere yol açar. Bu nedenle tanı konulması güç olabilir. Tek taraflı omuz ağrısı, boyun ağrısı, elde veya kolda şişlik, ödem, ciltte morarma, kol ve önkol boyunca ağrı, elde kuvvetsizlik gibi belirtiler yapabilir. Bu belirtiler boyun fıtığı, omuz kas ve tendon yaralanmaları gibi sorunlarla karışabilir. Eğer kalbe kanın geri dönmesini sağlayan superior vena kava damarı etkilenirse yüzde kan göllenmesi, göğüs duvarında ödem olabilir. Tıkanan damarı telafi etmek için omuz ve göğsün ön tarafında cilt altındaki yüzeyel damarlar büyüyüp belirginleşebilir. Buna Urschel belirtisi denir.
Neden Olur?
Ağır fiziksel aktiviteler damarların iç yüzünde zedelenmeye neden olup pıhtı oluşumu tetikleyebilir. Kürek çekme, top fırlatma gibi zorlayıcı hareketler dışında ağır bir çanta taşımak gibi aktiviteler de buna yol açabilir. Zorlayıcı ve tekrarlayıcı hareket nedeniyle kol damarlarında pıhtı oluşması Paget-Schroetter sendromu olarak da adlandırılır. Koldaki tüm DVT’lerin %10-20’sinden sorumlu bu mekanizma çoğunlukla diğer yönlerden sağlıklı genç sporcularda ortaya çıkar. Yapısal olarak kişide göğsün üst kısmında boyun omurundan fazladan kaburga kemiği çıkması (servikal kaburga) ya da boyun kaslarının fazla gelişmiş olması, zorlayıcı fiziksel hareketlerde damarların zedelenme riskini arttırabilir.
Kol (humerus), köprücük (klavikula) , kaburga kemiklerindeki kırıklar ya da komşu kasların hasarı etraftaki damarlarda da hasara yol açıp DVT gelişmesine neden olabilir.
Kalp pili takılması, santral venöz kateter yerleştirilmesi gibi tıbbi işlemler kol ve boyun damarlarında pıhtı oluşma riskini arttırabilir. Kol damarlarındaki DVT’lerin büyük bölümü bu tür tıbbi müdahaleler ile ilişkili gelişir.
Torasik çıkış sendromu denilen sorunda göğüsten çıkıp boyna ve kola giden kan damarı ve sinirler kaburga kemikleri ya da kaslar arasında sıkışır.
Kanın normale göre daha kolay pıhtılaşmasına yol açan genetik hastalıklar ya da mutasyonlar DVT gelişiminden sorumlu olabilir.
Kanser ve çeşitli romatizmal hastalıklar pıhtı oluşumuna neden olabilir. Bazen henüz kanser tanısı konulmadan önce kol damarında pıhtı tespit edilebilir.
Hastaların bir kısmında DVT gelişimi için herhangi bir neden bulunamayabilir.
Tanı
Tanı uygun tıbbi öykü ve fizik muayene bulgularını destekleyen görüntüleme yöntemleri ile konulur. Ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemleri tanıda kullanılabilir.
Tedavi
Tedavide kan sulandırıcı (antikoagülan) ilaçlar kullanılmaktadır. Eski kan sulandırıcılardan warfarin etken maddeli ilaç tercih edilebilir. Warfarin kullanırken kanın pıhtılaşma zamanı düzenli olarak tetkik edilmelidir. Böylece doz kişiye göre ayarlanır. Daha yeni bazı kan sulandırıcı ilaçlar ise sürekli tetkik gerekmeden kullanılabilmektedir. Bunlar apiksaban, rivaroksaban ve edoksaban etken maddeli ilaçlardır. Pıhtının oluşma yerine ve şiddetine göre kan sulandırıcı tedaviler 1 ila 6 ay kullanılabilir.
Eğer pıhtı hayatı tehdit edici risk oluşturuyorsa pıhtı eritici (trombolitik) tedaviler verilebilir. Pıhtı eritici ilaç toplardamardan veya damar içi kateter ile direkt pıhtının bulunduğu yere verilebilir. Bu tedavi iç kanama ve beyin kanaması gibi riskler taşıdığından her hastada uygulanmaz.
Ağır vakalarda ameliyat veya anjiyo (kateter) ile pıhtıya fiziksel müdahale edilip damar açılabilir.