Hafıza (bellek) beynin bilgiyi kodlayıp saklayabilmesi ve gerektiğinde buna ulaşabilmesi yetisidir. Başka bir ifade ile gelecekteki eylemleri etkilemesi amacıyla bilginin zaman içinde biriktirilmesidir. Farklı çalışma mekanizmaları ve işlevleri olan çeşitli hafıza tipleri bulunmaktadır. Geçmişi hatırlamak dil, sosyal ilişkiler ve karakter gelişimi için olmazsa olmazdır. Çeşitli nedenlerle meydana gelen hafıza sorunları unutkanlık veya amneziye yol açar.
Günlük kullanımda kısaca hafıza veya bellek dediğimizde genelde uzun süreli hafızayı kast ederiz. Oysa kısa süreli ve duyusal gibi farklı hafıza tipleri de vardır ve uzun süreli hafızanın yerleşebilmesi için bunlara ihtiyaç duyulur. Hafıza tipleri kendilerine özgü çalışma şekilleri olsa da ezberleme ve anı oluşturma süreçlerinde işbirliği yaparlar. Kalıcı hatıraların oluşumu için şimdiye kadar elde edilen bilgiler üç basamağın gerekli olduğunu göstermektedir.
Hafıza oluşumu hala tüm yönleriyle aydınlatılmış bir konu değildir. Bu nedenle gözlenen olguları açıklamak için farklı teoriler öne sürülmüştür.
Kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya geçişin bölünmez bir süreç değil, birbirine bağımlı üç aşama ile gerçekleşmesi modal/multi-depo veya Atkinson-Shiffrin modeli olarak bilinir. 1968’de geliştirilen bu model hafıza çalışmalarında hala popülerdir.
Alternatif olarak işleme düzeyleri modeli 1972’de Fergus Craik ve Robert Lockhart tarafından önerilmiştir. Buna göre hatırlama ve ezberlenen şeyin kapsamı zihinsel işleme derinliğinin bir fonksiyonudur. Hafıza sığdan (algısal) derine (semantik) kesintisiz bir ölçekte gerçekleşir. Bu modelde kısa süreli hafıza ile uzun süreli hafıza arasında ayrım yoktur ve hafıza ile ilişkili gerçek bir yapı bulunmaz.
Hafıza Oluşum Süreci
Hafıza oluşumunda önemli üç aşama kodlama, depolama ve geri çağırmadır. Kodlama ya da depolamanın bileşeni olan sağlamlaştırma bazen ayrı bir aşama olarak ele alınabilir. Sağlamlaştırma sinaptik ve sistemsel olarak ikiye ayrılır. Sinaptik sağlamlaştırma öğrenme veya kodlamadan sonraki ilk birkaç saatte olur. İki nöron arasındaki sinyal iletimi sıklaştığında sinaps kuvveti artar. Uyarılar nöral ağda tekrar tekrar aynı yolları izlerse sonunda sinyal iletiminde direncin azaldığı bir patern oluşur. Bir şarkıyı çok kez tekrar edip çalmayı öğrenmek bu mekanizma ile gerçekleşir. Sistemsel sağlamlaştırma ise bilgilerin hippokampüsten bağımsız hale geldiği, haftalar veya aylar süren bir süreçtir. Beynin tecrübelere yanıt olarak kendini yeniden organize edebilmesi nöral plastisite olarak bilinir.
Hafıza oluşum sürecinde duyusal uyarılar kodlanarak engramlara (bilginin saklandığı birimlere) dönüştürülür. Sağlamlaştırma ile uzun süreli potansiyelizasyon gerçekleşir ve bilgi depolanır. Hatırlamanın gerçekleşmesi içinse geri çağırma süreci gerekir.
Hafıza temelde bir bilgi işleme sistemidir. Dış dünyadan alınan fiziksel veya kimyasal uyarılar çalışma hafızası (kısa süreli hafıza) tarafından bilinçli veya bilinçaltı düzeyde kodlanır. Çalışma hafızasının diğer bir görevi daha önceden depolanmış bilginin geri çağrılmasıdır. Uzun süreli hafızanın görevi ise bilginin çeşitli kategorik model veya sistemler halinde depolanmasıdır.
Duyusal Hafıza
Duyusal hafıza duyusal bilginin algılandıktan sonra bir saniyeden az süre tutulmasını sağlar. Bir şeye bir anlığına bakıp ardından görülen şeyi hatırlamak duyusal hafızaya örnek verilebilir. Bilincin kontrolü dışında otomatik meydana gelir. İkonik (görme duyusu), ekoik (işitme duyusu) ve haptik (dokunma duyusu) hafıza olmak üzere üç tipi tanımlanmıştır.
Kısa Süreli Hafıza
Kısa süreli hafıza çalışma hafızası olarak da adlandırılır. Tekrarlama yapmadan bilginin birkaç saniye veya dakika hatırlanmasını sağlar. Kapasitesi sınırlıdır. Ortalama 4-5 madde tutabilir fakat parçalama tekniği ile bu sayı arttırılabilir (10 haneli bir telefon numarasını 3-3-4 haneye gruplamak gibi). Kısa süreli hafızanın bilgiyi depolarken genellikle akustik koda dayandığı düşünülmektedir.
Uzun Süreli Hafıza
Duyusal ve kısa süreli hafızanın kapasitesi sınırlı iken uzun süreli hafıza fazla miktarda bilginin depolanabilmesini sağlar. Bilgiyi genellikle semantik (anlamsal) kodlar. Diğer bir alt tipi ise “ne”, “nerede”, “ne zaman”ın yanıtlarını saklayan, böylece kişisel hatıraları depolayan epizodik hafızadır.
Açık ve Bilinçaltı Hafıza
Deklaratif (bildirimsel) veya açık hafıza bilginin bilinçli şekilde depolanması ve hatırlanmasıdır. Deklaratif hafızanın semantik (anlamsal) ve epizodik (bölümsel) iki alt tipi vardır. Semantik hafıza spesifik anlamı olan bilgileri saklar. Örneğin dünya ile ilgili genel bilgiler bu gruptadır. Epizodik hafıza ise uzay-zaman düzleminde kodlanan kişisel anılara karşılık gelir. Hafızadan bahsedilirken genelde ilk akla gelen deklaratif tiptir. Deklaratif olmayan veya bilinçaltı hafıza ise bilginin bilinçdışı şekilde saklanması ve geri çağırılmasıdır. Buna örnek olarak becerilerin yavaş ve kademeli şekilde genelde bilinçli dikkat olmadan öğrenildiği prosedürel hafızayı gösterebiliriz. Diğer bir örnek hazırlama (priming) fenomenidir. Bu fenomende bir uyarıya maruz kalmak bilinç dışı bir şekilde sonraki uyarıya olan cevabı etkiler.
Kısa süreli hafıza frontal ve parietal lobdaki geçici nöronal iletişim paternlerine dayanır. Uzun dönemli hafıza ise beynin geneline yayılmış daha kalıcı sinirsel bağlantılar tarafından devam ettirilir. Hippokampüs bilginin kısa süreliden uzun süreli hafızaya aktarılmasında kritik rol oynasa da kendisi bilgi depolamaz. Hippokampüs olmazsa yeni hatıralar uzun süreli hafızaya aktarılamaz ve kişinin dikkat süresi oldukça kısalır.
Hafızanın mükemmel çalışmadığını biliyoruz. Bilginin kodlanması, depolanması ve geri çağrılması aşamalarını bozan sorunlar görülebilmektedir. Beynin çeşitli hastalıkları, travma veya yaşlanma süreci hafızayı etkileyebilir.
Referans
- Brem AK, Ran K, Pascual-Leone A. Learning and memory. Handb Clin Neurol. 2013;116:693–737.
- Norris D. Short-term memory and long-term memory are still different. Psychol Bull. 2017;143(9):992–1009.