Hipnoz ve Nörobilimsel Temelleri

Hipnoz nedir? Sahne gösterilerinden aşina olduğumuz trans benzeri bir hal olan hipnozda uygulayıcı komutlar verir ve telkin altındaki kişi de buna uygun davranışlarda bulunur. Hipnozda kişi uykulu olmaktan hayli uzaktır. Aslında tam tersi söz konusudur. Bu hal beynin duyu ve davranışları kontrol etmesine yardım eder. Bu nedenle hipnoz ağrı yönetiminde, fobi, anksiyete ve stresin kontrol altına alınmasında kullanılabilir. Ancak herkes hipnoza girmez. Toplumun yaklaşık üçte birinin hipnotize edilemediği tahmin edilmektedir.

Neden bazı insanların hipnotize edilebildiğini ve hipnoz durumunda rol oynayan nörolojik mekanizmaları hala tam olarak bilmiyoruz. Buna karşın yıllar içinde birtakım ilginç verilere ulaşılmıştır. Bu veriler hipnoz mekanizmasını keşfetmede ipuçları sunsa da tam bir kavrayışa ulaşmak için gidilmesi gereken yol uzundur.

Hipnoz hakkında bilimsel ve yarı-bilimsel çok sayıda teori olsa da güvenilir deneysel kanıtlar açısından dikkat çekici bir kıtlık söz konusudur. Hipnoz çalışmaları çoğunlukla “ciddi” bilim insanlarının uzak durduğu bir alandır. Sahne gösterilerinde kullanımı yüzünden uzun süre hipnoza şüpheyle bakılmıştır. Hipnoz meditasyon ve akupunktur gibi “alternatif” görülmüştür.

Kişisel çekingenlik yanında finansal engeller de hipnoz çalışmalarını kısıtlamış olabilir. Bilimsel fonlar bu tür gri alanlara kaynak aktarmada çok hevesli değildir. Ancak son yıllardaki bazı çalışmalar hipnoza duyulan ilgiyi arttırmıştır.

Hipnozun Nörobilimsel Temeli

2012 yılında fonksiyonel MRG kullanılarak yapılan bir çalışmada hipnotize edilen beyinde yürütücü kontrol ve dikkatle ilişkili alanların aktive olduğu görülmüştür. Daha spesifik söylemek gerekirse yürütücü kontrol ağı (sol dorsolateral prefrontal korteks) ile dikkat ağı (dorsal anterior singulat korteks) bileşenleri arasında daha fazla ko-aktivasyon olur. Hipnoza yatkın kişilerin beyinlerinde iki ağ ardışık aktive olur. Hipnotize edilmesi zor kişilerde bu tür bir bağlantı gözlenmemiştir.

Hipnoz altındaki kişi dış ve vücut kaynaklı duyusal verileri farklı algılayabilir. Örneğin kollarının ağırlaştığı ve hareket ettiremedikleri telkin edilebilir ve kişi felç tecrübesi yaşayabilir. Şüpheciler bu gösterilerin gerçekliğini sorgulasa da beyin görüntüleme çalışmaları hipnoz altında beyin aktivitesinin değiştiğini desteklemektedir.

Hipnotik telkin altında beyin farklı çalışmaktadır. 2000 yılındaki bir deneyde hipnoz altında insanların canlı renklere sahip görselleri siyah-beyaz görmelerinin ya da tamamen görmemelerinin sağlanabildiği gösterilmiştir. Hipnotize birey renkleri analiz ederken beyninin hangi kısmının aktive olduğunu belirlemek için fMRG kullanılmıştır. Kişilerden renkleri algılamaları istendiğinde sağ ve sol hemisferdeki renk alanları aktive olmuştur.

Bilim insanları hipnozun rol değil kendine özgü bir psikolojik durum olduğuna ikna olmuştur. Ancak deneyler sadece yüksek oranda hipnotize edilebilen kişilerde çalışmaktadır ki bu kişilerin toplumdaki oranı yaklaşık %8’dir.

Çalışmalarda hipnozda olan ve olmayan beyinlerde hemisferik farklılıklar olduğu görülmüştür. Hipnozda olmayan kişilerin siyah-beyaz fotoğrafta renkleri algılamaları istendiğinde sadece sağ hemisferleri aktive olmuştur. Sol hemisfer sadece hipnoz altında aktive olmuştur. Sol hemisfer akıl ve mantıkla alakalıdır, bu nedenle kendini duyulardan alınan gerçek bilgilerden ayırmak için hipnozun desteğine ihtiyaç duyuyor olabilir.

Hipnoz sırasında beyin kan akımı pozitron emisyon tomografisi (PET) ile incelenmiştir. Hipnotik durum sol hemisferde oksipital, parietal, presantral, premotor ve ventrolateral prefrontal korteksler; sağ hemisferde oksipital ve anterior singulat kortekslerde aktivasyonla ilişkilidir. Aktivasyon paterni zihinsel hayal kurma ile benzerlikler taşır, farklı tarafı precuneus’un göreceli deaktivasyonudur. Hipnozun beynin hayal kurma için kullandığı alanların daha geniş ölçüde aktive olmasından ibaret olduğunu öne süren araştırmacılar da vardır.

Hipnozda anterior singulat korteks ve görsel alanlarda aktivite azalması söz konusu olabilir. Hipnozda erken görsel modüller de dahil olmak üzere spesifik beyin alanlarının aktivitesi düzenlenerek bilişsel kontrol etkileniyor olabilir.

Birkaç çalışmada hipnotize edilebilir bireylerde, hipnotize edilemeyen veya zayıf hipnotik bireylere göre anterior singulat girusta anlamlı ölçüde daha fazla aktivite tespit edilmiştir. Anterior singulat girus hatalara yanıt verir ve duygusal sonuçları değerlendirir. Hipnotize edilebilir kişilerde prefrontal korteksin sol tarafında daha fazla aktivite olur. Prefrontal korteks yüksek düzey zihinsel işlem ve davranışla alakalıdır.

Farklı araştırmaların kıyaslanması birbiriyle çelişen sonuçlar verebilmektedir. Farklı deneylerde beynin farklı alanları aktive oluyor görünmektedir. Deney yöntemlerindeki farklılık buna neden olabilir. Mevcut çalışmalardan çıkan sonuç hipnozun ayrı bir psikolojik durum olduğudur. Hipnozu anlamak çeşitli hastalık ve sorunların tedavisi için yeni yaklaşımlar sağlayabilir.

Referans

Mecburi hizmetini Silopi Devlet Hastanesi’nde yapmıştır. Şu anda Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmaktadır. Uzm. Dr. Deniz Doğan tıp fakültesi eğitimini 2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlamıştır. Tıpta uzmanlık eğitimini 2015 yılında Trakya Üniversitesi’nde tamamlamıştır.
Exit mobile version