Kemik Erimesi Nedir? Kimlerde Olur? Ne Yapmalı?

Kemik erimesi ya da diğer adı ile osteoporoz, kemiğin mineral içeriğinin azalması ve kırılganlığının artması ile karakterize bir hastalıktır.

Kemiklerimiz canlı, kanlanan, sürekli yeniden üretilen ve yıkılan, değişen şartlara kendini adapte edebilen dokulardır. Kemiklerimizin yapısını başlıca kalsiyum tuzlarından oluşan mineral kısım ve kuvvetli kollajen liflerinden oluşan bağ dokusu kısmı oluşturur. Kemik erimesinde mineral kısım yeterince üretilemez veya üretildiğinden fazla kaybedilir ya da hem üretim azalıp hem de kayıp artabilir. Sonuçta ise kemiğin sağlamlığı azalır ve çok küçük bir darbeyle bile kırık oluşabilir.

Osteoporoz kelime anlamı olarak “delikli kemik” anlamına gelir. Mikroskop altında bakıldığında kemik dokusunun sünger veya bal peteği gibi boşluklu bir yapıda olduğu görülür. Osteoporozda bu boşluklar genişler. Tanı koyarken kemiğin mineral yoğunluğu ölçülür. DXA veya kemik yoğunluğu ölçümü denilen tetkikte belli bir değerin altında olması osteoporoz tanısı için yeterlidir.

Kemik Erimesi Kimlerde Görülür?

Kemik erimesi sık görülen, milyonlarca kişiyi etkileyen bir sorundur. 20-30 yaşlarına kadar kemik mineral yoğunluğu artış gösterirken 40 yaşına kadar genelde dengede kalır ve daha sonra yıllar içinde azalma gösterir. Yaş ilerledikçe kemik erimesi oluşma riski artar. Genel olarak bakıldığında kadınlarda kemik erimesi erkeklerden dört kat daha sık görülmektedir. Özellikle menopoz sonrası kadınlar risk altındadır. Çünkü menopoz sonrası birkaç yıl kadın cinsiyet hormonu östrojenin üretiminin azalması ile ilişkili olarak kemik mineral kaybı hızlanır. Erkeklerde otuzlu yaşlardaki zirve kemik yoğunluğunun kadınlara göre daha fazla olması onları bu sorundan koruyan bir faktördür. Yine de erkeklerde de özellikle 70 yaşından sonra kemik erimesi sıklığı artmaktadır.

Risk Faktörleri

Kortizon (steroid) içeren ilaçların uzun süre kullanımı kemik erimesine neden olabilir. Bu ilaçların romatoid artrit gibi çeşitli romatizmal hastalıklarda kullanılması gerekebilir.

Kadınlarda 45 yaşından önce menopoza girmek ya da rahim ile beraber yumurtalıkların alınması kemik erimesi gelişme riskini arttırır.

Hareketsiz yaşam tarzı kemik erimesi için risktir. Egzersiz ile kemikler üzerine yük binmesi ise kemiklerin adaptasyon göstererek kuvvetlenmesini sağlar.

Yiyeceklerle yeterli kalsiyum alınmaması ve çok zayıf olmak kemik yoğunluğunun düşmesine yol açabilir. Cildimizde güneş ışınları yardımıyla üretilen D vitamini herhangi bir nedenle eksik kaldığında kemik erimesine neden olabilir.

Aşırı alkol ve sigara tüketimi kemikleri zayıflatır.

Meme ve prostat kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar kemik erimesine yatkınlık oluşturabilir.

Şeker hastalığı, hipertiroidi, hiperparatiroidi, Cushing hastalığı, HIV/AIDS, KOAH, kronik böbrek hastalığı, inme, MS, Parkinson hastalığı, omurilik felci, bazı antiepileptik ilaçlar ve daha pek çok hastalık ve ilaç kullanımı kemik erimesi riskini arttırabilir.

Ailesinde kemik erimesi olan kişiler de olmayanlara göre daha daha riskli grubu oluşturur.

Belirtileri

Genel kanının aksine kemik erimesi çoğunlukla herhangi bir belirti vermez. İlk belirti ölümcül veya sakatlık oluşturucu bir durum olan kalça kırığı olabilir. Bu nedenle risk faktörü taşıyan kişilere, 65 yaş üstü kadınlar ile 75 yaş üstü erkeklere tarama amacı ile kemik yoğunluğu ölçümü (DXA) tetkiki yapılması önerilmektedir.

Omurga kemiklerinde çökme, kamburluk, boy kısalması ve sırt ağrısı belirtileri verebilir. Ön kol (el bileği) kırığı sıklığı da artar.

Tedavi

İlk dikkat edilmesi gereken şeyler yeterli kalsiyumun alındığı sağlıklı beslenme, D vitamini üretecek ölçüde cildin güneş görmesi veya D vitamini eksikliği tespit edildiğinde dışarıdan takviye edilmesidir. Yürüyüş, hafif koşu, ağırlık kullanarak kas güçlendirme gibi egzersizler yararlıdır.

Kemik erimesi tespit edilen ve kırık gelişme riski yüksek bulunan kişilere çeşitli ilaç tedavileri önerilebilir. Bunlar kalsiyum takviyeleri, bisfosfanat grubu ilaçlar, kemik yapıcı ilaçlar ve denosumab etken maddeli ilaçtır. Bunların gerekliliği kişinin diğer tıbbi sorunları da göz önünde bulunarak değerlendirilir. Genelde tedavi bir yıllık ilaç raporları ile planlanır ve bir yıl sonra kemik yoğunluğu ölçümü tekrarlanarak yeniden değerlendirme yapılır.

Mecburi hizmetini Silopi Devlet Hastanesi’nde yapmıştır. Şu anda Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmaktadır. Uzm. Dr. Deniz Doğan tıp fakültesi eğitimini 2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlamıştır. Tıpta uzmanlık eğitimini 2015 yılında Trakya Üniversitesi’nde tamamlamıştır.
Exit mobile version